EVRENİN YARATILIŞI
Başlangıçta bir yumurta tüm evreni içinde barındırıyordu. Gök ve yer birbirinin eşiydi ve her yer tümüyle karanlıktı. Çünkü ne güneş ne de ay vardı. Bu karanlık kütleden ilk varlık Pangu oluştu. Pangu kendini karanlıkta ve bir yumurtanın içinde kapalı olarak bulunca, evrene bir düzen getirmeye karar verdi.
Önce yumurtasını kırarak açtı. Daha hafif olan Yang yükselip gök oldu. Ağır olan Yin çökerek yer oldu. Pangu gökyüzünü yukarı doğru itti. Sonraki 18.000 yılda Pangu, sürekli göklerin yeryüzünü ezmesini engellemeye çalıştı. Sadece rüzgârları yedi. En sonunda Pangu tümüyle ayağa kalktı ve gökyüzünü itmeye devam etti. Gökyüzü her gün daha da yukarı kalkıyor ve Pangu da uzuyordu.
En sonunda gökler yerini aldı. Pangu yorulmuştu. Yeryüzüne uzandı ve uyudu. Uykusunda öldü ve onun gövdesi evrene biçim ve töz verdi. Başı Doğu'daki dağı oluştururken, ayakları Batı'daki dağı oluşturdu. Bedeni Orta'daki dağı, sol kolu Güney'deki, sağ kolu Kuzey'deki dağı oluşturdu.
Pangu'nun saçları ve kaşları, gezegenler ve yıldızları oluşturdular. Sol gözü Güneş, sağ gözü Ay oldu. Eti yeryüzündeki toprak, kanı okyanus ve ırmaklar oldu. Dişleri ve kemikleri kayaları, mineraller ve değerli taşları oluşturdular. Soluğu bulutları ve rüzgarı, sesi ise yıldırımı ve fırtınayı oluşturdu. Teri yağmur ve çiğe dönüştü. Bedenindeki tüyler ağaçları, bitkileri ve çiçekleri oluştururken derisinde yaşayan asalaklar, hayvanlara dönüştüler.
Ana Tanrıça Nugua ilk insanı yarattı. Kendisi de bir insana benziyordu ancak bacaklarının yerinde bir ejderha kuyruğu vardı. Nugua dünyanın üzerinde kayarak dolaşırken, Pangu'nun bedeninden oluşan güzel şekilleri hayranlıkla izledi. Ağaçları, bitkileri ve çiçekleri çok sevdi, ama en çok hareketli ve canlı olan hayvanlardan hoşlandı. Ancak yaratılışın henüz tamamlanmadığına karar verdi.
Nugua, Sarı Nehir boyunca süzülürken bu nehir yatağındaki maddeyi kullanarak insanı oluşturmaya karar verdi. Nehrin kıyısına oturdu ve nehir yatağından avuç avuç çamur aldı ve onlardan küçük insanlar oluşturdu. Onları kendine benzetti ama onlara ejderha kuyruğu yerine, kollarıyla uyumlu iki bacak verdi. Yürümeye hazır olduklarında, onlara yaşam soluğunu üfledi. Bazılarını Yang ile, yani doğadaki erkek, saldırgan öğeyle doldurdu ve bunlar erkek oldular. Diğerlerini ise Yin ile yani doğadaki uysal öğeyle doldurdu ve bunlar da kadın oldular.
Bir süre sonra Nugua insanlara tek tek biçim vermekten sıkıldı. Nehir yatağındaki çamura bir ip yerleştirdi ve ip tamamen çamurla kaplanana kadar dolaştırdı. Daha sonra ipi aldı ve salladı. Sıçrayan her çamur damlası bir insan haline geldi. Ancak Nugua'nın eliyle biçim verdikleri daha zengin ve akıllı insanlar olmuştu.
Nugua'nın çocukları evlerini yapıp köylere ve çiftliklere yerleştiler. Günlük gereksinimlerini karşılamaya başlayınca canavar Gong-gong çok kızdı. Başını gökyüzünü tutan dağlardan birine vurdu. Dağ yere yıkıldı, gökyüzü delindi ve yeryüzünde pek çok yer çatladı. Bazı büyük yarıklardan alevler fışkırdı, ekinleri, evleri yaktı. Nehirler yataklarından taştılar.
Tanrıça yarattığı çocuklarını kurtarmak için nehir kıyısındaki sazları ateşe verdi ve küllerini, ateşi söndürmek için yanan yarıklara doldurdu. Sonra sellerin toprağa sızmasını ve sazların küllerini set gibi yığarak suların eski nehir yataklarından akmasını sağladı.
İnsanlar eski yaşamlarına yeniden dönünce Nugua, Sarı Nehir'den değişik renkte 5 taş topladı. Bunları ocakta eritip gökteki deliği kapattı.